Akdeniz bölgesinin doğu şeridinde yer alan Hatay 1,628, 294 nüfusu ile Türkiye’nin en kalabalık 13. Şehridir. Tarih boyunca sürekli ilgi odağında olan Hatay, turizm değeri yüksek olan bir şehrimizdir. Tarihi ve doğa güzelliklerinin yanı sıra mutfağı ile ön plana çıkan Hatay 2017 yılında UNESCO Yaratıcı Şehirler listesine Gastronomi kategorisinden girmiştir. Her yıl binlerce kişi bu şehre sadece yemekleri için bile gelmektedir. Neyse, asıl konumuz olan Hatay Gezilecek Yerler listemize geri dönecek olursak;
Fransız mimar Jaques de Boucherie tarafından yapılan bu köşkün hikayesinde derin bir duygusal hikaye bulunmaktadır. Bahse konu olan genç mimar Fransa’da oldukça asil bir aile olan Tourtue ailesine bir köşk yapmıştır. İnşaat sırasında ailenin genç kızına aşık olan genç mimar bu aşkından karşılık bulunca işler bambaşka bir boyuta yükselir. Bu esnada I. Dünya Savaşı başlar, seferlik kapsamında Boucherie yüzbaşı rütbesi ile Antakya’ya gönderilir. Savaş sonrasında Antakya’da kalan mimar yüzlerce mimari eser yapmıştır. Ancak bunlar arasında en popüleri Adalı ailesine yapmış olduğu bu konaktır. Çünkü bu konak sevgilisi, Tourtue ailesine yaptığı konağın aynısıdır.
Antakya geziniz sırasında elbette merkezde de vakit geçireceğiniz gün olacaktır. Hazır kent merkezine kadar inmişken sizleri alışveriş yapmak adına Palladium Alışveriş Merkezine davet ediyoruz. Bölgenin en büyük alışveriş merkezinde ihtiyacınız olan tüm ürünlere ulaşabilirsiniz.
16 kilometre uzunluğu ile Samandağ Sahilinin dünyaca büyük bir üne sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yerli turistler kadar yabancı turistler de bu sahile gelip sörf yapmaya çalışmaktadır. Sörfe merakınız varsa Samandağ’a gelmeden önce sörf malzemelerinizi de getirmenizi öneririz.
Hatay’ın Belen ilçesinde yer alan Bakras Kalesi Helenistik Dönemden günümüze kadar ulaşmayı başarmış oldukça güçlü bir yapıdır. Kaleye ulaşmak isteyen kişiler Antakya – İskenderun karayolunun 27. Kilometresine kadar gitmeleri yeterlidir.
Türkiye’deki en ünlü, en geniş kaya mezarlarından birisi de Beşikli Mağarasıdır. Mağara içerisine girdiğinizde bölüm bölüm odalara ayrılmış şekilde 12 adet kral mezarının yer aldığını göreceksiniz. Mağaraya ulaşmak için Titus tünelinin deniz tarafından 100 metre kadar yürümeniz gerekecektir.
M.Ö 300 yılında yapılan Titus Tüneli, Hatay’ın Samandağ bölgesinde yer almaktadır. Tünelin yapılma amacı limana sel suların girmemesini sağlamaktı. İnsan eli ile dağın delinmesi ile oluşturulan tünelin yüksekliği 7 metre iken genişliğinin 6 metre olarak planlandığını görüyoruz.
Hatay’ın en büyük kent parkı olan Antakya Parkı, bölge halkının güzel vakitler geçirmesine olanak sağlıyor. II. Abdülhamid Han döneminde Fransızların desteği alınarak inşa edilen parkta kentin sembollerinden birisi olan Defne ağaçlarına bol bol yer verilmiş. Akşam yürüyüşleri, hoş sohbetler ve müzik sesleri parktan hiç eksik olmamaktadır.
Antakya ile Samandağ arasında yer alan Aziz Simon Manastırının tahminlere göre M.S 6. Yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. Büyük bir bölümü tahrip olmuş olsa da kalan kalıntıların 480 metrekarelik bir alan oluşturduğu görülüyor.
Hatay’ın yerleşim geçmişinin oldukça eskilere dayandığını söylemiştik değil mi? Eğer yukarıda yazmayı unutmuşsak şimdi öğrenmiş oldunuz. Öyle ki kent içerisinde hala Roma döneminde kalma Pagan Tapınakları bulunmaktadır. Habibi Neccar Cami’de Roma döneminde tapınak, Bizans döneminde kilise, Osmanlı döneminde ise cami olarak kullanılmış bir yapıdır. Hatta Türklerin İslamiyet’i kabul etmesi ile beraber Anadolu’da kullanılan ilk camilerden birisi de bu camidir. Yapı camiye uygun olacak şekilde birçok kez restore edilerek düzeltilmiştir.
Samandağ mevkiinde bulunan Tekepınar’da yer alan Batıayaz Yaylası, şehre gelenleri büyük bir mutlulukla misafir ediyor. Yaylayı ziyaret ettiğinizde yorulmadan yürüyüşler yapabilir, uzun yürüyüşler sonunda keyifli bir piknik yapabilirsiniz.
Antakya Mozaik Müzesi Asi ırmağının hemen yakınında yer almaktadır. İçerisinde sergilenen mozaik sayısı, mozaiklerin büyüklüğü ve mozaiklerin kalitesi ele alındığında Antakya Müzesinin Dünya’nın en zengin ikinci mozaik müzesi olduğunu söyleyebiliriz. İçerisinde yer alan sikke koleksiyonu ise Dünyanın en büyük 3. Koleksiyon müzesi olduğunu göstermekte.
Müzeyi ziyaret ettiğinizde içerisinde Helenistik, Hitit, Roma ve Bizans döneminde kalma eserler yer almaktadır. Ayrıca Antakya, Harbiye, Seleukeia, Atçana ve İskenderun bölgelerindeki kazılardan çıkartılan buluntuların da sergilendiğini söyleyebiliriz. Müzenin en gözde parçaları çok detaylı bir şekilde işlenmiş ve renkleri ile gözleri kamaştıran eşsiz mozaikler olduğunu söyleyebiliriz.
Antakya’ya kadar gelmişken Defne Beldesine de uğramanızı öneriyoruz. Çağlayanlar Bölgesine gittiğinizde başta Harbiye Şelaleleri olmak üzere sayısız şelalenin yer aldığını söyleyebiliriz. Şelalelerin gölgesinde oturmalı, serin bir şekilde akan nehrin gölgesinde dinlenme fırsatına sahip olabilirsiniz.
Hatay’ın en eski mezar taşları Aktepe Tarihi Türkmen Mezarlığı, bölgenin en önemli kültürel değerlerinden birisidir. Karapınar mevkiinde bulunan mezarlığın 13. Yüzyıldan kaldığı düşünülüyor. Bölgedeki en fazla mezar taşının da yer aldığı mezarlık, hem bölge halkı hem de şehir dışından gelenler tarafından ziyaret ediliyor.
Hristiyanlık dininin ilk ibadet yerlerinden birisi de Saint Pierre Kilisesidir. İlk kiliselerden birisi olma özelliği taşıyan bu yapı 1963 yılında dönemin papası Papa VI. Paul tarafından hac yeri olarak bile ilan edilmiştir. Günümüzde bile her 29 Haziran’da dünyanın dört bir yanından gelen Hristiyanlarla beraber burada törenler düzenlenir. Hatta sizlere şu bilgiyi de vermek istiyorum. Bu kilise Dünya üzerindeki ilk mağara kilisedir ve Hristiyanların Ortodoks, Protestan ve Katolik diyerek mezheplere ayrılmadan önceki ilk kilisesidir. Kiliseyi ziyaret ettiğinizde yabancı turist sayısının bir hayli fazla olduğunu görebilirsiniz.
Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan bu külliyeyi kesinlikle ziyaret etmenizi öneriyoruz. Külliye’nin hemen girişinde oldukça uzun bir kapalı çarşısın sizleri karşıladığını göreceksiniz. Günümüzde hala aktif olan Kapalı çarşıda yeme ve içme dükkanları, kıyafet dükkanları, ayakkabıcılar ve aktarlar yer alıyor. Çarşı içerisinde ilerlediğinizde sizleri 1350 yaşında bir zeytin ağacı karşılayacaktır. Türk – İslam döneminin en güzel mimari örneklerinden birisi olan Külliye, aktif olarak kullanılmaya devam ediliyor.
İskenderun’da gün batımını nerede izleyeceğiz diye hiç endişe etmeyin. Cenevizliler tarafından inşa edilen bu kale, İskenderun’un Osmanlı’ya geçmesi ile beraber büyük hasar görmüştür. Tamamen yıkılarak yeniden yapılan kale denize sadece 700 kilometre uzaklıktadır. Gün batımını izlemek için gelen ziyaretçiler, akşam belirli bir saate kadar yine burada oturup sohbet etmeyi tercih etmektedir.
İskenderun ilk ve tek müzesi olan Denizcilik Müzesi aynı zamanda Türkiye’nin üçüncü deniz müzesidir. 2 katlı bir yapıda yer alan müzede denizciliğe dair birçok koleksiyon ve araç yer almaktadır. Müze içerisinde Barbaros Hayrettin Paşa Salonu, Atatürk ve Cumhuriyet Dönemi fotoğraf sergisi ve Geçilmeyen Çanakkale bölümleri bulunmaktadır. 09:00 ile 17:00 arasında açık olan müzeye giriş ücretlidir. Yetişkinler için 10 TL olan giriş ücreti öğrencilerden alınmamaktadır.
İskenderun ilk ve tek müzesi olan Denizcilik Müzesi aynı zamanda Türkiye’nin üçüncü deniz müzesidir. 2 katlı bir yapıda yer alan müzede denizciliğe dair birçok koleksiyon ve araç yer almaktadır. Müze içerisinde Barbaros Hayrettin Paşa Salonu, Atatürk ve Cumhuriyet Dönemi fotoğraf sergisi ve Geçilmeyen Çanakkale bölümleri bulunmaktadır. 09:00 ile 17:00 arasında açık olan müzeye giriş ücretlidir. Yetişkinler için 10 TL olan giriş ücreti öğrencilerden alınmamaktadır.
Ve Tabiiki
EXPO; Kültür, tarih, eğitim, sanat, eğlence ve ticaret alanlarında bir olimpiyattır. Dünya sergisi ya da Dünya fuarı anlamına gelen EXPO, yenilikçi paylaşımları ve ilerlemeyi teşvik ederek işbirliğini desteklemeyi ve halkın eğitim seviyesini artırmayı amaçlayan uluslararası bir etkinliktir. Ev sahibi ülke tarafından diğer ülkelerin, şirketlerin, ulusal ve uluslararası kuruluşların, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin halkın davet edildiği dev bir organizasyondur. Günümüzde, EXPO FIFA Dünya Kupası ve Olimpiyat Oyunlarından sonra dünyada ekonomik ve kültürel etki yaratan üçüncü en büyük organizasyondur. 150 yıldan fazla süregelen EXPO’lar yetki sahibi kişileri, uzmanları, sivil toplum kuruluşlarını ve politikacıları kapsayan geniş bir kitlenin beraberce çalışmasına olanak veren ve süreleri 6 aylık bir etkinliktir.
Havası ılık, insanı sıcak, tabiatı zengin olan Hatay, dünyanın neresinden geliyor olursanız olun kendinizi evinizde gibi hissedeceğiniz bir şehir. Onlarca medeniyete ev sahipliği yapan bu şehir bugün hepsinden aldığı mirası harmanlandığı kucaklayıcı bir kültüre sahip. Tüm farklılıkları hoşgörüyle kucaklarken aynı zamanda UNESCO tecilli mutfağıyla da onları bir güzel besliyor. Bugüne kadar doğa sporlarının, aromaterapinin, gastronominin, tarihin ve kültür, inanç, gastronomi turizminin Türkiye’deki en önemli destinasyonlarından olan Hatay Expo 2021 ile birlikte tüm bu değerlerini dünyayla paylaşmaya, insanlığın yeni bir dünya arayışına destek olmaya hazırlanıyor.
Hatay, daha ziyade köklü geçmişi ve zengin mutfağıyla biliniyor olsa da aslında her yönüyle benzersiz bir şehir. Barış, kardeşlik ve hoşgörünün değişmeyen başkenti olduğu gibi insanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri ve aynı zamanda da Türkiye’nin Ortadoğu’ya, Ortadoğu’nun da Anadolu’ya, Akdeniz’e ve Avrupa’ya açılan kapısı. Ayrıca onlarca medeniyetten devraldığı kültür mirası, tıbbi ve tarımsal değeri yüksek doğal zenginlikleri, elverişli iklimi başta olmak üzere çok sayıda süper güce ve sayısız sektörde açığa çıkmayı bekleyen güçlü bir potansiyele sahip.
EXPO Alanına Uğramadan Gitmeyin Deriz.
